Kıyıcı
Sorunu sor hemen cevaplansın.
kıyıcı
İsimKıymak işini yapan kimse
Cümle 1: Tütün kıyıcısı.kıyıcı
SıfatAcıma duygusu olmayan, başkalarına kıyasıya kötülük eden, gaddar, zalim
Benzer Kelimeler
kıyıcılıkkıyıcı teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- persecutor (Hukuk)
- hist. man charged with collecting wreckage washed ashore
- cutting, mincing, chopping; pitiless, merciless, cruel
- pitiless
- chopping
- mincing
- chopper
- merciless
- cutting
- cruel
- choppet
- shredder
- inhumsn
- kıyı
- coast
Our hotel faces the coast.
-Otelimiz kıyıya bakar.
He visited the coast of South America in 1499.
-1499 yılında Güney Amerika kıyısını ziyaret etti.
- kıyı
- shore
The next day the wreck of the ship was discovered on the shore.
-Ertesi gün geminin enkazı kıyıda hulundu.
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
-On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
- kıyı
- brink
- kıyı
- edge
- kıyı
- border
The city lies on the border of the coastal area and the neighboring highland.
-Kent, kıyı bölgesi ve komşu dağlar arasındaki sınırda yer alıyor.
- kıyı
- shore, coast, seashore, coastline; (ırmak, göl) bank; seafront; edge, border, side
- kıyı
- seashore
The seashore looks particularly romantic in the moonlight.
-Deniz kıyısı özellikle ay ışığında romantik görünüyor.
- kıyı
- coastline
Many locations, despite being situated near coastlines, have fairly extreme climates.
-Birçok yer, kıyı şeridine yakın olmalarına rağmen oldukça ekstrem iklimlere sahiptir.
The long coastline of the city contains sand and gravel.
-Kentin uzun kıyı şeridi kum ve çakıl içerir.
- kıyı
- waterfront
- kıyı
- seafront
- kıyı
- water front
- kıyı
- strand
- kıyı
- beach
I'd like to live near a beach.
-Bir kıyıya yakın yaşamak isterim.
The coast of the French Riviera has very beautiful beaches.
-Fransız Rivierası kıyısının çok güzel plajları vardır.
- kıyı
- seaboard
- kıyı
- foreshore
- kıyı
- {s} inshore
- kıyı
- {i} side
- kıyı
- ashore
The swimmer, Cindy Nicholas, barely made it ashore at Dover at the end of the exhausting swim, but a spokesman from the Channel Swimming Association announced that she was in very good shape.
-Yüzücü, Cindy Nicholas, yorucu bir yüzmenin sonunda zorlukla Daver'de kıyıya vardı fakat Kanal Yüzme Derneğinden bir sözcü onun çok iyi bir durumda olduğunu duyurdu.
Tom said he won't go ashore.
-Tom kıyıya gitmeyeceğini söyledi.
- kıyı
- {i} waterside
- kıyı
- littoral
- kıyı
- shore; coast; bank
- kıyı
- edge, side
- kıyı
- sea coast
- kıyı
- bank
A man was fishing on the opposite bank.
-Bir adam karşı kıyıda balık avlıyordu.
My house is on the south bank of the Thames.
-Evim Thames'in güney kıyısında.
- yem kıyıcı
- (Tarım) forage chopper
İlgili Terimler
kıyıcı teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- Acıma duygusu olmayan, başkalarına kıyasıya kötülük eden, gaddar, zalim
- Kıyılara vuran enkazı devletten aldığı izinle toplayan kimse
- Kıyma işini yapan kimse
- kıyı
- Kara ile suyun birleştiği yer
- kıyı
- Kenar, uç
- kıyı
- Kenar, uç: "Su kıyısında yıkanan güvercinler gibi silkindi."- N. Cumalı
- kıyı
- Karanın deniz boyunca uzanan bölümü, sahil: "Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik."- R. H. Karay
- kıyı
- Kara ile suyun birleştiği yer: "Kandilli akıntısını geçiyoruz. İşte Küçüksu kasrı, kıyıda bembeyaz gülüyor."- Y. Z. Ortaç
- kıyı
- Karanın deniz boyunca uzanan bölümü, sahil
- kıyı
- Issız, tenha yer
İlgili Terimler
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.